Önce biraz kendimden bahsedeyim size sonra “SlowDiet” anlayışımın nasıl şekillendiğinden..
Bodrum’a yerleşeli henüz birkaç sene oldu. 20 yıldır yaşadığım Ankara’dan radikal bir kararla atladık geldik Bodrum’a… Uzman diyetisyen olarak çalıştığım birçok farklı sektörle beslediğim mesleki birikimimi, insan sağlığı üzerinde faydalı olmayı en vazgeçilmez prensip edinerek kurduğum danışmanlık merkezinde hayata geçirdim… Yeni bir şehir elbette zor oldu, ancak Uşaklı bir aileden gelme içimdeki minik çocuk; Ege’nin kokusunu çok özlemiş olacak ki ilk günden beri Bodrumlu gibi hissedip yaşamaya başladım.. Ve her geçen gün “iyi ki” dedim, “iyi ki gelmişiz Bodrum’a”…
“Slow Food” terimi ile yıllar önce karşılaştığımda bende yarattığı ilk etki “dingin, huzurlu ve kalıcı olmak” idi ve bu akımı can-ı gönülden destekledim hep. Severek yaptığım işimde de danışmanlığını yaptığım her yeni yüzde gülümseten tartı sonuçlarının da“dingin, huzurlu ve kalıcı” olmasını hedefledim. Bir diğer deyişle istedim ki; “Slow Diet” gülümsetsin yüzlerimizi..
Diyetisyen olduğumu duyunca karşılaştığım, tanıştığım yeni yüzlerin çoğu ile yaşadığım klasik sohbet 8 yıldır değişmedi… “Bir kaç kilo vermeye ihtiyacım var, bu işin hızlı bir yöntemi yok mu?” Benim cevabım da hep farklı açılardan ama hep aynı yere çıktı: “Bedenini seviyorsan bu işe hızlı çözüm üretmek ve sonra eski sağlıksız yaşantına dönmek sadece senin için zaman kaybı olur! Hatta sadece zaman kaybı ile kalmaz bedenine zarar verirsin, ani değişimler karşısında hem bazı organlarının işlevi bozulur, metabolizma hızın değişken ve tutarsız bir yapıya dönüşür, cildini yaşlandırır, bağışıklık sistemin çöker!!! Tüm bu olumsuzlukları bir arada bedenine yapmak istemezsin değil mi?”
Slow Diet anlayışı ile daha sakin, daha dengeli, uyumlu ve hayattan kopmadan uyguladığın sağlıklı beslenme yöntemleri ile ideal vücut ağırlığına ulaşabilirsin!Çünkü diyetteyken yöresel lezzetler, ev yemekleri, kebaplarla iç içe ama belirli sınırlarla ve muhteşem bir uyumla, bedenine bu “mutluluk kaynakları”nı sunmak emin ol ki; senin yüzünü sofrada ve tartıda güldürüyor! Ama bunu deneyimlemeden anlamak zor biliyorum, yani diyetteyken makarna / mantı / kebap yerken kilo verme düşüncesi inanılmaz geliyor kulağa haklısın! Bunun için mutfağa girmeni teklif ediyorum! Geleneksel Türk mutfağının o harika lezzetlerine bazı ufak dokunuşlar yapmak, tokluk hissini artıracak, detoks etkisi yaratacak ve metabolizmanı hızlandıracak! Hadi şimdi minik bir başlangıç yapmaya ne dersin? Senin için geliştirdiğim leziz bir tarif geliyor!
Karaciğer Dostu Enginar’ı vazgeçemediğin makarna ile buluşturduk; Hindistan Cevizi Sütü ile süsledik! Ortaya fit bir lezzet çıktı!
ENGİNARLI KREMALI MAKARNA (Malzemeler 1 porsiyonluk ve Sadece 372 Kalori)
180 gr Haşlanmış Tam Buğday Makarna (Haşlamadan önce tartmak istersen yaklaşık 60 gr)
40 gram Hindistan Cevizi Sütü
150 gram Enginar (Yapraklarını da kullanmayı unutma)
Süslemek için; taze nane yaprakları, taze çekilmiş karabiber, kaya tuzu.
Tam tahıllı penne makarnamız az tuzda ve az suda (içme suyunda) haşlanıp süzülür. Ayrı bir yerde enginar jülyen doğranarak çok az tuzlu suda hafif haşlanır ve süzülür. Tencereye hindistan cevizi sütü ve enginarlar eklenerek hafif kavrulur. Haşlanıp süzülmüş tam tahıllı makarna ilave edilir.
Taze nane yaprakları, taze çekilmiş karabiber ile süsleyerek servise sunabilirsiniz.
“Makarnayı kremasız yemem arkadaş!” diyenlere “Diyetteyken olur! O da olur!” Dedirten bir tarif bu!
Kremayı çok faydalı bir yağ çeşidi olan Hindistan cevizi sütü ile çözdüğümüze göre sıra geldi makarnayı sağlıklı hale dönüştürmeye… Daha az işlem görmüş buğday unu, yani tam buğday unu ile yapılan makarna çeşitleri artık her markette karşına çıkabiliyor! Üstelik bu makarna tok tutucu! Çünkü mideni çok daha geç terkediyor! Tokluk süresini uzatıyor! Üstüne bir de bağırsak hareketlerini hızlandırıyor!
Enginarın faydaları saymakla bitmez! Hem de bu liste bilimsel kanıta dayalı!
Akdeniz Diyetinin baş tacı Enginar; (Cynaracardunculus L. subsp. scolymusL.) biyoaktifpolifenollerden zengin, inülin, posa ve çokça minerali içerisinde barındırıyor! Ayrıca enginar yapraklarının ekstratı uzun yıllar boyunca geleneksel tıpta özellikle karaciğer tedavisinde çok önemli bir yere sahip! Bu konudaki iyileştirici etkisi enginarın içeriğindeki cynarin sayesinde! Birçok farmakolojik test enginarı;
- Karaciğer Koruyucu,
- Antikarsinojen,
- Antioksidan,
- Antibakteriyel,
- Anti-Hıv,
- Kolesterol oluşumunu ve LDL oksidasyonunu önleyen etkide tanımlamaktadır.
DİYETSEÇ NOTU!:
Ancak unutmadan; enginarın farklı bölümleri farklı fenolik bileşikler içeriyor! Cynarin yoğunlukla enginar yaprağı ekstratında bulunuyor. Yani bu faydalarından tedavi amaçlı faydalanmak istersen enginar sapının kenarında bulunan ve acımsı bir lezzeti olan enginar yapraklarının ekstratını tüketmen gerekecek!
Elbette sofralarımızda yerini alan enginar kalbi ve enginar çiçek yaprakları da çok yüksek posa, mineral ve antioksidan özellikteki fenolik bileşiklere ev sahipliği yapıyor! Capitulum dediğimiz enginar kalbi bölümünde; caffeoylquinic asit, apigenin ve luteolinbulunuyor; ki bu maddeler vücudumuzda çok yüksek anitoksidanetki yaratıyor!
Bir de enginarın hasat zamanı çok önemli! Yapılan bilimsel analizlerde Şubat, Mart ve nisan aylarında enginar en yüksek polifenol içeriğe yani maksimum antioksidan kapasitesi ile kansere karşı koruyucu etkisine dikkat çekiyor!
İşte tam da hasat mevsimi yaklaşırken kendi mutfağında bu harika sebze ile kendi sağlıklı tarifini deneyimleyebilir, hücrelerini sağlıkla besleyebilirsin!
Sevgiyle, sağlıkla kalın!
Bilimsel Referanslar: